Bireysel ve Grup Egitim Programı;

BİREYSEL EĞİTİM
      Her öğrencinin bireysel ilgi ve ihtiyaçları göz önüne alınarak eğitim gereksinimleri dâhilinde hazırlanan  ‘bireyselleştirilmiş eğitim programı (BEP)’ çerçevesinde uzman öğretmenler tarafından öğrenciye bire bir verilen eğitimdir.
Kurumumuzda; uzman öğretmenler tarafından BEP programı dikkate alınarak her öğrenci için çalışılacak amaçların yer aldığı 4 aylık eğitim programları hazırlanmaktadır. Hazırlanan bu programlar dâhilinde öğrencilerle tespit edilen tüm ihtiyaç alanlarında çalışmalar yapılmaktadır. Hazırlanan bu 4 aylık eğitim programlarının bir kopyası veliye verilmekte ve aileler çocuklarının izleyeceği programı açık ve anlaşılır bir şekilde takip edebilmektedirler. 4 aylık eğitim programında hedef alınan amaçları süre bitiminden önce bağımsızlığa ulaştıran öğrenciler için 4 aylık tamamlama süreci beklenmeden programlar revize edilmekte, yeni program oluşturulmakta ve çalışmalara bu yeni 4 aylık program dahilinde devam edilmektedir.
        4 aylık eğitim programlarının amacı; öğretmenlerimizin öğrencilerimizin gelişimlerini kısa zaman aralıklarında kontrol etmeleri, öğretmenlerimizin çocuklarımızın tümünün gelişiminin bire bir takibini sağlamaları, her ders bir önceki derste çalışılan konulara tüm öğretmenlerin hakim olması  ve en önemlilerinden biri de ailenin hedeflenen kısa süreli amaçları anlaşılır ve yalın bir şekilde görerek çocuklarının gelişim seviyelerinden daha somut bir şekilde bilgilenmeleri ve  öğretmenlerimizle birlikte çocuklarının takibini evde yapabilmeleridir.

 

GRUP EĞİTİMİ
         Çocuğun bireysel eğitimde kazandığı becerileri genellemesi, sosyalleşmesi ve iletişim becerilerinin artması, sıra alma, bekleme, izleme, birlikte hareket etme gibi çocuğun ihtiyacına uygun beceri ve davranışların kazandırılması, küçük yaş çocuklarda ise bu beceri ve davranışların yanında oyun becerilerinin de desteklenmesi ya da kazandırılması hedeflenen, en az iki öğretmenle yapılan eğitimdir.
           Çocuklarda hedeflenen temel beceriler kazandırıldıktan sonra aynı yaş grubu ve gelişimsel aralığa sahip çocukların bireysel özelikleri bireysel eğitim programları dikkate alınarak hazırlanır.
Konu Baslıkları
 

* Grup Egitimi Nedir?

* Grup Egitiminde Yapılan Faaliyetler nelerdir?

* Bireysel Egitimde Duyu Bütünleme Nedir ?

* Bireysel Egitimde Öz Bakım Becerileri Nedir ?

* Bireysel Egitimde Davranıs Problemi Nedir ?

* Bireysel Egitimde Okula Hazırlık Nedir ?

* Bireysel Egitimde Akademik Beceri Egitim Nedir ?

Grup Egitimi Nedir?

         Grup eğitimi çocuğun yaşıtları ile birlikte iletişim kurmasını, bireysel eğitimde kazandığı davranışları genellemesini , grup oyunlarına katılmasını, sosyal becerilerin gelişmesini sağlamak amacıyla yapılır.
      Grup eğitimi 4 ile 10 çocuğun katılımı ile yapılan eğitimdir. Özel Eğitim Rehabilitasyon uygulamaları Program Koordinatörlüğü tarafından onaylanmış olan grup eğitim programı, uzman meslek elemanı tarafından uygulanır.
        Grup programları ve programlara öğrenci dağılımı, çocukların gelişim ihtiyaçları, eğitimsel performans ve düzeyleri ile her bir öğrencinin grup dinamiğinden yararlanabilmesi dikkate alınarak hazırlanır.

Grup Egitiminde Yapılan Faaliyetler nelerdir?

* Sosyal Faaliyetler  ve Sosyal Beceri Eğitimi
         Sosyal beceri yetersizliğinin iki şekilde olduğu görülmektedir. Bunlardan birincisi; bireylerin çeşitli sosyal becerilere sahip olmadıkları, ikincisi ise; sahip oldukları halde becerileri uygun ortam ya da durumlarda kullanamadıkları şeklindedir. Yetersizlik, becerinin birey tarafından bilinmesine rağmen, beceriyi oluşturan alt basamakların sergilenememesi durumudur.
              Özel eğitime gereksinim duyan bireyler sahip olmadıkları sosyal becerilere bireysel eğitimlerle kazandırılmaya çalışılırken sahip oldukları sosyal becerileri yerinde kullanmayı grup eğitimleriyle öğretmek amaçlanmaktadır.

 

Grup eğitiminde bireyler; 
- Sanat etkinlikleri 
- Sinema 
- Öğretmenleri ve arkadaşlarıyla alış-verişe
- Öğretmenleri ve arkadaşlarıyla yemeğe veya kafeye gitmek gibi sosyal faaliyetlerle sosyal beceri eğitimi desteklenmektedir.

 

* Sanat Etkinlikleri
            Yoğurma maddeleri
- Kâğıt çalışmaları
- Boya çalışmaları
- Artık malzemelerin değerlendirilmesiyle yapılan çalışmalardır.
      Sanat etkinlikleri çocuklarda estetik duyarlılığı ve yaratıcılığını geliştirmeyi hedefleyerek, bütün alanlarının gelişimlerini destekleyen etkinliklerdir. Bu nedenle çocuklarda rahat çalışabilecekleri bir ortam, gelişim düzeyi, bireysel ayrıcalıkları ve engel türüne uygun araç-gereçler verilmelidir. Sanat etkinlikleri sırasında çocukların çalışmalarına müdahale edilmesi (örnek verme, çizgileri düzeltme, aynısını taklit etmesini isteme gibi) onların yaratıcılıklarını ve hayal güçlerini, bağımsızlık duygularını ve özgüvenlerinin gelişimini engeller.

 

* Eğitici Grup Oyunları
            Eğitici Oyuncakların Çocuklara Sağladığı Yararlar;  
- Çocukların yaratıcılıklarını ve problem çözme yeteneklerini geliştirir.
- Kavram oluşumuna yardımcı olur
- Dikkat süresini ve yoğunluğunu geliştirir
- Gözlem yapma, akılda tutma, düşünme ve karar verme gibi zihinsel işlevleri yapmalarını kolaylaştırır.  
- Sayıları tanıma, sınıflandırma ve gruplamalarını kolaylaştırır.
- Parçadan bütün oluşturma, eşleştirme becerilerini geliştirir.
- Araştırma, ilişki kurma, benzer ya da farklılıkları bulma yetenekleri geliştirir.
- Bir işi başarmanın sevincini yaşayarak, kendilerine olan güvenleri gelişir.
- Algılama, çözümleme, karşılaştırma, neden-sonuç ilişkisi, zihinde canlandırma yeteneklerini geliştirir.
- Büyük-küçük, renk, şekil, miktar gibi pek çok kavramı geliştirme imkânı sağlar
- Çocuğun arkadaşları ile iletişim kurmasını sağlar. 
- Yardımlaşma, paylaşma duygularının gelişimini destekler. 
- Çocukların küçük kas gelişimlerine yardımcı olur.
- El-göz koordinasyonunun gelişimine önemli katkı sağlar.
- Zekâ geriliği ve otistik çocukların eğitimlerinde önemli katkılar sağlar.
- Öğrenme güçlüğü gösteren çocukların temel eğitimlerinde kullanılarak, gelişimlerini destekler. 

Bireysel Egitimde Duyu Bütünleme Nedir

Duyu Bütünlemesi Nedir?
        Duyu bütünlemesi, günlük hayatta kullanılmak üzere vücudumuzdan ve dış dünyadan alınan bilginin beyin seviyesinde organize edilerek kullanılır hale getirilmesi işlemine verilen isimdir. Duyu bütünlemesi, beyin fonksiyonudur. Beyin fonksiyonlarının çalışmaya başlaması için ‘duyu’ alması gerekir. Sinir sistemi fonksiyonu ile beyin organizasyonu birleşerek ‘duyu bütünlemesini’ oluştururlar.
             Beyin; duyuları birleştirmek, duyusal girdiyi işlemek ve organize etmek görevlerini yapar.
           Sinir sistemi; vücuttan ve çevreden gelen duyuları alma, organize etme ve günlük yaşam aktiviteleri oluşturma görevlerini yapar.

 

             Duyu bütünlüğü fonksiyon bozukluğunun işaretleri şöyledir:
– Hiperaktivite
– Dikkat bozuklukları
– Davranışsal problemler
– Sosyal problemler
– Psikolojik problemler
– İşitme problemleri
– Konuşma problemleri ve konuşma gecikmesi
– Hipo-hipertonus
– Motor koordinasyon problemleri
– Okulda öğrenme güçlükleri
– Ergenlik ve erişkinlik (adolesan) problemleridir.

            Duyu bütünlüğü teorisi, Jean Ayres tarafından 1970’li yıllarda geliştirilmiştir. Bu teoride, insan vücuduna doğru uyarı verilerek, duyuların birbirleri ile uyumlu çalışmasının yönetilebileceği düşünülmüştür. Duyu bütünlüğü, davranışları ve cevapları oluşturan nörolojik bir süreçtir, çevreden ve vücuttan alınan bilgilerin organizasyonunu kapsar. Duyu bütünlüğü teorisi aşağıdaki şekilde özetlenmiştir. Duyu bütünlüğü fonksiyon bozukluğu duyu girdisi ve motor yanıt arasındaki akışın bozulmasıdır. Doğumdan önce, doğum sırasında ve doğumdan kısa bir süre sonra meydana gelebilir. Duyu nöronları beyne yeterli bilgi sağlayamaz. Bu sebeple motor nöronlar, vücuda doğru davranış oluşturması için yeterli bilgi gönderemez.
         Otizm, duygusal ve sosyal davranışlarda bozukluğu olan, çevreyle iletişim kuramayan ve ilerleyen yaşlarda öğrenim bozukluğunun en büyük sıkıntılardan biri olduğu hastalık grubudur. Otistik çocuklar duyu bütünlüğü fonksiyon bozukluğu içerisinde duyusal işlemlemede problem yaşarlar. Bunun üç yönü vardır:

- Duyusal girdiler beyinde doğru kaydedilemediği için çocuk ya çok az ilgi gösterir ya da çok fazla tepki verir.
- Özellikle vestibüler ve taktil duyuları modüle edemezler. Bu nedenle güvensiz ve dokunmaya karşı savunmadadırlar. Örneğin, otistik çocukların dokunsal uyaranları lokalize etmede güçlük yaşarlar ve ellerini göremiyorlarsa nereye dokunduklarını ayırt edemezler.
- Beynin yeni ya da farklı şeyler yapmayı yöneten bölümü normal işlev göstermez ve amaçlı davranamaz. Amaçlı aktivite konusunda isteksizlik ve ilgisizlik gösterir.Otistik çocuklarda duyu bütünlüğü fonksiyon bozukluğunun düzeltilmesinde yeterli ve doğru uyaranların verilmesi ile duyusal girdilerin kayıt edilmesi gerekir. Bunu sağlamak için birçok davranışsal eğitim yöntemi geliştirilmiştir. Duyu bütünlüğü tedavisi de bu davranışsal yöntemlerden biridir ve otistik çocukların tedavisinde kullanılmaktadır. 

 

Duyu Bütünlüğü Tedavisi Nedir?
          Duyu Bütünlüğü Tedavisi, hareketin planlanması ve duyu bilgilerinin bütünleştirilmesine odaklanır. Bu tedavide organize etme, planlama, fiziksel çevre ile adaptif ilişki kurma gibi problemler ve istemli hareketlerin yapılmasındaki bozukluklar düzeltilmeye çalışılır. Benzer problemlerin olduğu otistik çocuklarda da “Duyu Bütünlüğü Tedavisi” kullanılır.
       Duyu bütünlüğü fonksiyon bozukluğu olan otistik çocuklar, yaşıtları ile birlikte okul eğitimlerinde başarılı olamıyorlarsa duyu bütünlüğü tedavisine katılmaları gerekir. Tedavi, çocuğa uygun olarak düzenlenmiş ortamda, çocuğun ihtiyacına göre duyu alabilmesini ve adaptif cevap oluşturmasını amaçlar. Terapi sırasında çocuğun kendini yönetebilmesi için fizyoterapist çevreyi ona uygun yönlendirir. Otistik çocuklarda motor beceri, akademik beceri ve doğru davranış öğrenme kapasitesini arttırmaya yardımcı olunur.
          Otistik çocuklara da öncelikle yer çekimi farkındalığı, postür ve duruş, fiziksel çevreyle etkileşimi geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılır. Bu çalışmalar içinde dik oturmak, çıngırak sallamak, merdiven inmek ve boyama kalemi tutmak gibi aktivitelere yer verilerek otistik beynin kapasitesini geliştirmek hedeflenir. Otistiklerde duyu ve motor kapasite geliştikçe sayı sayma, cümle oluşturma ve sosyal etkileşim gibi öğrenme yeteneği artar. Otistik çocuğun özel yetenekleri ve kısıtlılıklarına göre tedavi programında vestibüler, propriosepsiyon, taktil, görsel ve işitsel eğitimlere yer verilmelidir.
          Duyu bütünlüğü tedavisinde yapılabilen aktivitelerden yapılamayan aktivitelere, kolay aktivitelerden karmaşık aktivitelere geçilir. Bu yaklaşım içinde otistik çocuğun duyusal ve motor kapasitesine uygun duyu (vestibüler, görsel, işitsel, taktil gibi) kombinasyonları yapılarak çalışacağı aktiviteler belirlenir. Çocuğun fonksiyonel seviyesini arttırmak için; aktivitelere aktif katılım göstermesi, çevredeki duyusal bilgiyi alabilmesi ve adaptif cevap oluşturması sağlanmalıdır. Adaptif cevaptan sonra daha karışık aktivitelere geçilir.
             Otistik çocuklara uygulanan tedavi programının zeka, iletişim, eğitim ve öğrenme alanlarında kazanımlar olduğu görülmüştür. Yapılan çalışmalarda duyu bütünleme eğitimi alan otistiklerde otizm seviyesini düşürdüğü kaydedilmiş, ancak çalışmaların kapsamının genişletilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Bireysel Egitimde Öz Bakım Becerileri Nedir ?

               Öz bakım becerileri eğitimi;  kişinin kişisel bakım ve temizliğini başkasına bağımlı olmadan gerçekleştirmesi,  giysilerini çıkarma ve giyinme işlemlerini kendi başına yerine getirmesi için gerekli olan becerilerin tümüne denilmektedir.  Her kişi,  bağımsız yaşamın şartı olan banyo,  tuvalet ihtiyacı,  temizlik ihtiyacını gidermek durumundadır.  Öz bakım becerileri eğitimi; çocuk gelişiminin beş gelişim alanı içerisinde yer almaktadır.  Bu becerilerin çoğunu okul öncesi dönemde kazandırmak gerekmektedir.  Küçük yaşlarda kazanılan öz bakım becerileri çocuğun bütün hayatını etkileme gücüne sahip olmaktadır.  Yalnız öz bakım becerilerini tam zamanında kazandırılmazsa,  sonra ki yıllarda kazandırmak daha güç olacaktır.
            MEB Okul Öncesi Eğitim Programı’’ kapsamının içinde yer alan öz bakım becerileri,  belirli temel davranış ve becerileri,  alışkanlıkları içerir.  Öz bakım becerilerinin alt becerileriyse şu şekildedir: 

 

- Bedensel temizlik kuralları, becerileri
- Giyinme ile ilgili beceri geliştirilmesi
- Yaşam alanlarını düzenlemeyle ilgili beceriler ve kurallar
- Yeterli dengeli beslenme ile ilgili beceri ve alışkanlıklar
- Dinlenme ile ilgili alışkanlıklar
- Günlük yaşam becerileriyle ilgili araç-gereçleri kullanma becerileri
- Kendini tehlike anında kazalardan koruma becerileri
- Sağlığı ile ilgili önlem alma beceri ve alışkanlıkları olarak sıralamak mümkündür. 

 

              Ailenin ve okulun bu belirtilen hususlarla ilgili beceri ve alışkanlıkları çocuklara kazandırması gerekmektedir.  Okulda verilen eğitim programları,  öz bakım becerileriyle birçok kazanım elde edilmiş olunacaktır.  Bu kazanımlar,  çocuğa okulda yıllık program dahilinde kazandırılmaya çalışılmaktadır.  Önemli bir nokta belirtmek gerekir ki;  ev ortamında destekleyici çalışmaların yapılması süreci daha çok kolaylaştıracaktır. 

          Öz bakım becerileri gelişmeyen çocukların yaşam kalitesi düşecektir.  Beceri kazanılmaması halinde,  yaş aldıkça çocuğun karşılaştığı risklerde daha büyük olacaktır.  Öz bakım becerisi gelişmeyen çocukların sosyal ilişkilerinde sorunlar meydana gelmektedir.  Kişisel değeri ile ilgili sorunlar meydana gelecektir.  Güvenlik açısından öz bakım becerisi gelişmeyen çocuklar daima tehlikededir. Günlük hayatla ilgili bir yaşam düzeni,  rutini oluşmamış olacaktır. 

 

36-48 AYLIK ÇOCUKLARIN ÖZBAKIM BECERİLERİ:
- Yardımla giyinmesi,
- Kendine ait eşyaları toplaması
- Dişlerini yardımla fırçalaması
- Tuvalet gereksinimini yardımla gidermesi
- Saçını yardımla taraması
- Dişlerini yardımla fırçalaması,
- Yüzünü, ellerini,  ayaklarını yardımla yıkayıp,  kurulaması,
- Giysilerinin ön ve arkasını ayırt ederek giyer,
- Düğmesiz,  bağsız giysileri yardımsız çıkarır.
- Kendi kendine yemek yer,

 

ÖZBAKIM BECERİLERİ GELİSMESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN ÖNEMLİ DETAYLAR:
- Zamana yayılarak öz bakım becerisi kazandırılması gerekir.
- Ebeveyn aşırı müdahaleci olmaktan kaçınmalıdır.
- Kesinlikle zorlama olmamalıdır.
- Çocuk bir beceriyi yapamadığında kızılmamalıdır.
- Çocuğa her fırsatta model olunmalıdır.
- Küçük ödüllendirmeler yapılmalı ancak maddi ödüllerden çok sosyal ve sembolik ödüllere yer verilmelidir.

Bireysel Egitimde Davranıs Problemi Nedir ?

        Her çocuğun gelişimi kendine özgüdür. Bu nedenle de her çocuk birbirinden farklıdır. Anne ve babaların çocuklarında fark ettikleri kendi çocuklarını diğerlerinden ayıran özellikler önemlidir, üzerinde durulmalıdır. Ancak bunların hepsi davranış bozukluğu değildir. Davranış Bozukluğu, bireyi, aileyi olumsuz yönde etkileyen, diğer insanların temel haklarının çiğnendiği yaşa uygun toplumsal kuralların hiçe sayıldığı davranışlardan oluşan bir durumdur. Çocukta görülen olumsuz bir davranışın, davranış bozukluğu sınıfına girebilmesi için bazı ölçütler vardır.

 

- YASINA UYGUN OLMAMASI: Çocuklarda davranış problemlerinden bahsetmek için önce çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin özelliklerini iyi bilmek gerekir. Çocukta ortaya çıkan yaşına bağlı yer yeni gelişme çocuğa değişik şartlar sunar ve zorluklar, güçlükler doğurur. Yeni şartlara uyum sağlayana kadar çocuklarda geçici uyum sorunları yaşanabilir. Gelişim döneminin kendine özgü davranışlarının dışında olmalı.

 

- YOĞUN OLMASI: Ortaya çıkan duygu ve davranışların şiddetinin normaldekinden fazla olması gerekir.

 

- SÜREKLİ ORTAYA ÇIKMASI: Davranışın uzun zamandan beri ısrarlı bir şekilde devam ettirilmesi gerekir.

 

- CİNSEL ROL BEKLENTİLERİNE UYMAMASI: Erkek ve kız çocuklarının cinsel rollerine göre davranmadığı durumlar olmalı.

 

En sık görülen davranıs bozuklukları
• Hırçınlık,
• Sinirlilik,
• Saldırganlık,
• İnatçılık,
• Yalan söyleme,
• Tırnak yeme,
• Saç koparma,
• Alt ıslatma ve dışkı kaçırma,
• Yeme bozukluğu,
• Uyku bozukluğu,
• Okuldan kaçma,
• Karşı gelme,
• Çalma,
• Küfürlü konuşmadır.

 

Davranış Bozukluğuna yol açan birçok neden vardır. Bunlar;
• Çocukların dikkat çekme isteği,
• Bu davranışların bazı durumlarda ödüllendirilmesi,
• Savunma,
• Yetişkin olmanın sembolü olarak görüp olgunlaşma göstergesi olarak görmesi,
• Yetişkinleri rahatsız ederek onları şaşırtma isteği,
• Arkadaşları tarafından onaylanma,
• İntikam almak,
• Anne ve baba ile hesaplaşmak,
• Kitle iletişim araçlarının olumsuz etkisi,
• Fizyolojik sorunlar,
• Kalıtım,
• Yoksunluk,
• Temel ihtiyaçların doyurulmaması gibi durumlardır.

 

             0-6 yaş dönemi çocuklarda, olumsuz anne baba tutumları, ailede istismar öyküsü, annede depresyon öyküsü, sosyo-ekonomik düzeyin düşük olması, fiziksel açıdan kötü bir evde yaşıyor olmak gibi durumlar sık sık görülmektedir.
Davranış Bozukluğu için en etkili yöntemler görmezden gelme, ödülü geri çekme, alternatif sunma, sözle uyarıda bulunma ve tartışmaktan kaçınmadır. Bağırmak, susturmak, vurmak aranızdaki saygı bağının kopmasına neden olur. En önemli adım bu süreçte saygıyı yitirmemektir. Çocuğun olumlu noktalarını keşfedip ortaya çıkarmak ve yüreklendirmek olumsuz davranışları azaltıp çocuğun kendine güvenmesini sağlar. Bu çocukların koşullar her ne olursa olsun anne ve babası tarafından kabul edildiğini ve sevildiğini hissetmeye ihtiyaçları vardır.

 

Nasıl davranmalı, Neler yapmalı;
• Hiçbir zaman ceza şiddetle verilmemeli,
• Davranışla ilgili olay anında değil sakinken konuşulmalı,
• Çocuğa yaşına uygun sorumluluklar verilmeli, başarma duygusu yaşatılmalı,
• Anne baba önce çocuğa olumlu rol model olmalı,
• Olumsuz davranışları gösterdiğinde değil, bu davranışları göstermediğinde ilgilenilmeli ve ödüllendirmeli,
• Anne ve babanın çocuğa yapma dememesi, davranış sayesinde anne ve babadan ilgi almaması gerekir,
• Çocuğa dürüstlük ve mülkiyet kavramları öğretilmeli, anne baba çocuğa model olmalıdır. Örneğin anne baba çocuğa verdikleri sözleri tutmalı, ona ait bir eşyayı alırken izin istemelidir,
• Çocuğun yaşına ve bireysel özelliklerine uygun beklentiler oluşturulmalı, başaramayacağı şeyler beklenmemelidir,
• Diğer çocuklarla kıyaslama yapılmamalıdır,
• Çocuğun istedikleri bu tip davranışlar yapıldıktan sonra yerine getiriliyorsa, çocuk istediklerini yaptırmak için bu davranışları araç olarak kullanır. Bu sebeple bu davranışlara tolerans göstermemek gerekir,
• Olumsuz davranış ortaya çıktığı durumlarda çocuk yaratıcılığa teşvik edilmeli, olumlu bir faaliyete yönlendirilmeli,
• Okul öncesi dönem, bireyin gelişimi açısından önemli yıllardır. Bu nedenle bu dönemde davranışların gözlenmesi, değerlendirilmesi, var olan sorunların çözümlenmesi, oluşabilecek problemler için önlem alınması büyük önem taşır. Okul öncesi dönemde çocuğun davranışlarının en fazla gözlemleneceği yer okuldur. Bu nedenle anne baba ve öğretmen devamlı iletişim içinde olmalıdır.
• Anne baba ile rahat konuşabilmesi için uygun ortamlar hazırlanmalı, cesaretlendirilmelidir. Çocukların anne babalar için basit, önemsiz konuları paylaşmalarına müsaade edilmelidir. Aksi halde, önemsiz şeyleri bile konuşamadığı anne ve babasına önemli konuları, duygu ve düşüncelerini anlatması çok zor olacaktır.
           Davranış Bozukluğu terapisinde, çocukların iletişim becerileri, sorun çözme becerileri, dürtü kontrolü, öfke kontrolü gibi konular çalışılır. Çocuklarla beraber anne ve babanın da tutum ve davranışlarının düzenlenmesi gerektiği konusunda yoğun bir program uygulanır. Çünkü anne ve baba tutumları çocuğun davranışlarında büyük rol oynar. Bu nedenle terapi sürecinde aile yönlendirmesi ve aile danışmanlığı da uygulanabilir hatta bazen en etkili yol anne baba eğitim programlarıdır. Tedavi edilmediği takdirde kalıcı davranış bozuklukları ve anti-sosyal kişilik bozukluğu başta olmak üzere birçok soruna yol açabilir. Bu nedenle erken teşhis ve müdahale çok önemlidir. Ailenin çocuğun davranışlarını iyi gözlemlemesi, çocuğun duygu, düşünce ve davranışındaki farklılıkları iyi değerlendirmesi, gerekli durumda uzmandan yardım alması gerekir.

Bireysel Egitimde Okula Hazırlık Nedir ?

             Okula hazırlık eğitimi, çocuğun psiko-motor, sosyal-duygusal, dil ve bilişsel gelişimini desteklemeli, özbakım becerilerini kazandırmalı ve çocuğu ilköğretime hazır duruma getirmelidir. Eğitim sistemimizde ilköğretimin ilk kademesinin başlangıcı olan, okul öncesi eğitim etkinliklerinden birisi de okuma yazmaya hazırlık çalışmalarıdır. Okumaya yazmaya hazırlık çalışmalarında edinilen temel bilgi ve beceriler yoluyla çocuklarımızın bilişsel faaliyetleri artmaktadır. Bu alanda yapılan bilişsel çalışmaların içinde şunlar bulunmaktadır.

 

Görsel algılama çalışmaları;
- El-göz koordinasyonu
- Sekil-zemin ayrımı
- Sekil sabitliği
- Mekânda konum
- Mekânsal ilişkiler

 

İşitsel algı çalışmaları (Fonolojik duyarlılık);
1. Dinleme
2. Konuşma
3. Sesleri ayırt etme
4. Seslerle nesneleri ya da nesne resimlerini eşleştirme.

 

Dikkat ve bellek çalışmaları
Temel kavram çalışmaları
Problem çözme çalışmaları
El becerisi çalışmaları
Çizme, boyama, kesme, katlama, yoğurma, yapıştırma vb.
Özbakım becerilerini geliştirme çalışmaları
Güven ve bağımsız davranış geliştirme çalışmaları
        Bu çalışmalar çocuğun akıl yürütmesine, algısal yeteneğini geliştirmesine ve çeşitli kavramları geliştirmesine temel hazırlamaktadır. Ayrıca okuma yazmaya hazırlık çalışmalarında çocukların yaşam boyu kullanabilecekleri dinleme, konuşma, etkili iletişim kurma, okuma yazma becerileri vb. kazanmaları ve bu becerileri yoluyla tüm gelişimleri yönünden kendilerini geliştirmeleri amaçlanmaktadır. Okuma yazmaya hazırlık çalışmaları okuma-yazma öğrenebilmek için gerekli olan görsel ve işitsel ayırt ediciliğin çocukta gelişebilmesi için, birtakım ön becerilerin kazanılması süreci olarak görülmektedir. Çocuğun okuma becerisini kazanmasında en etkili yöntemin, ses birimleri ve bu birimleri temsil eden yazılı semboller arasındaki ilişkiye dikkat çeken çalışmalar olduğu kabul edilmektedir. Çocuklar, okuma becerilerini geliştirmeye yönelik etkinliklere katılarak, çevrelerindeki basılı materyallerin özelliklerine dikkat ederek ve yetişkinlerin yazı dilini nasıl kullandıklarını gözlemleyerek okula başlamadan çok daha önce, okuma kavramlarını oluşturmaya başlamaktadır. Yapılan araştırmalar, okul öncesi dönemde geliştirilen okuma kavramlarına ilişkin becerilerin, ileriki yıllarda okuma başarısını olumlu yönde etkilediğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle erken yaşlardan itibaren çocuklara okuma yazma becerilerinin kazandırılması, çeşitli etkinlikler yoluyla dil becerilerinin geliştirilmesi ve çocuklara becerilerini geliştirmeye yönelik uygun okuma yazma ortamlarının sağlanması gerekmektedir. Okuma yazmaya hazırlık çalışmalarında yaş, gelişim düzeyi ve bireysel farlılıkların dikkate alınması son derece önemlidir.

Bireysel Egitimde Akademik Beceri Egitim Nedir ?

               Görsel algı becerisini kazandırma ve geliştirme,İnce kas becerisini geliştirme,. El-göz koordinasyon becerisini kazandırma ve geliştirme,Belli bir amaca yönelik bir etkinliği başlatma ve sonlandırma becerisini kazandırma ve geliştirme,Neden-sonuç kurma becerisini kazandırma ve geliştirme, Kurallara uygun kağıt tutma becerilerini geliştirme, Bilişsel becerilerinde bağımsız hale getirme, Okuma-yazma becerisi kazandırma, Matematik becerisi kazandırma alt amaçlarını kapsayan eğitimdir.

 

Akademik beceri eğitiminin içeriği 3 gruba göre düzenlenir;
1-) Ağır Derecede Zihinsel Engelli Çocuklar 0-24 IQ
2-) Orta Derecede Zihinsel Engelli Çocuklar 25-49 IQ
3-) Hafif Derecede Zihinsel Engelli Çocuklar 50-70 IQ

 

Akademik beceriler hangi yollarla kazandırılır?
1-) Kaynaştırma: Özel eğitim gerektiren bireyin, yetersizliği olmayan akranlarıyla birlikte eğitim öğretimlerini resmi ve okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayandıran destek eğitim hizmetlerinin sağlandığı özel eğitim uygulamalarıdır. İlköğretim tamamlayanlara ilköğretim diplomaları verilir.

 

2-) Mesleki Eğitim Merkezleri: İlköğretimlerini tamamlayan, 20 yaşından gün almamış orta düzeyde zihinsel öğrenme yetersizliği olanlar veya ilköğretimlerini tamamlayıp genel ve mesleki orta öğretim programlarına devam edemeyecek özel öğretim gerektiren bireylerin, temel yaşam ve akademik becerilerini geliştirmek topluma uyumlarını sağlamak amacıyla meslek kurslarının düzenlediği gündüzlü özel eğitim kurumlarıdır.

 

3-) Eğitim ve Uygulama Okulları: Genel eğitim programlarından yararlanamayan, okul öncesi ve zorunlu ilköğretim çağındaki, ağır düzeyde öğrenme yetersizliği olan çocuklar için gündüzlü özel eğitim kurumları açılır. Bu okullarda öğrencilerin öz bakım ve temel yaşama becerileri ile işlevsel akademik becerilerini geliştirmek ve topluma uyumlarını sağlamak amacıyla gelişimsel eğitim programları uygulanır.
 
4-) İş Eğitim Merkezleri: Eğitim uygulama okullarını bitiren veya zorunlu eğitim çağı dışında kalan zihinsel öğrenme yetersizliği olanlar ve / veya genel eğitim programlarından yararlanamayan özel eğitim gerektiren bireyin; temel yaşam becerilerini geliştirmek, öğrenme gereksinimlerini karşılamak, topluma uyumlarını sağlamak, onları hazırlamak amacıyla farklı konu ve sürelerde meslek kurslarının düzenlendiği, gündüzlü özel eğitim kurumlarıdır.

 

Kurumumuzda verilen akademik beceriler
* Matematik Eğitimi
* Beden Eğitimi
* Resim İş Eğitimi
* Müzik Eğitimi
* Dil  Eğitimi
* Hayat Bilgisi